Sovyet Generali Frunze’nin Türkistan işgali


HEDEF TÜRKİSTAN
Frunze’nin amacı açık ve nettir: “Türkistan’ı işgal!” Kurmaylarına “Türklerle niye savaşıyoruz ki” der, “Getirelim Tatarları birbirlerini kırsınlar!”

EN İYİ BİLDİĞİ İŞ
General kansız işlerden hoşlanmaz, Buhara’da gök kubbeli medreseleri, firuze minareli mescitleri yıkar.
Adeta Cengiz’e nazire yapar.

HEYKELİ DİKİLECEK ADAM
Frunze komünistler için önemli biri olmalıdır ki cesedini Kızıl Meydan’da, Lenin Mozolesi’nin arkasındaki duvara koyarlar. Doğduğu şehrin (Bişkek’in) adını Frunze olarak değiştirir. Moskova’da bir semte de adını bağışlarlar (Frunzenskaya).

SUNUŞ
Mihail Vasilyeviç Frunze 1885 yılında Bişkek’te dünyaya gelir. Babası kendi hâlinde bir sağlık memurudur. Önce Almaata’da okur, sonra St. Petersburg’a gider Politeknik Enstitüsü’ne devam eder. Burada Marksistlerin tesirinde kalır ve militanlaşır. Mektebi bırakıp Bolşeviklere katıldığında henüz 19 yaşındadır. Partide hızla yükselir. 1906 Stockholm kongresine delege yollanır. Orada Vladimir İliç Lenin ile tanışır. 1907’de, Çar aleyhtarı faaliyetleri yüzünden tutuklanır, 1916’da sürgünden firar eder. 1917 Şubat Devrimi’nde Minsk ve Batı cephesinin idaresini ele alır. Ekim Devrimi’nde bilfiil çalışır.
1918’de “Sovyet Valilik Komitesi’nin” başına getirilir. 1919 yılında Türkistan cephesine yollanır ki hayatının bizi ilgilendiren kısmı burada başlar…

Frunze Türkistan cephesinde.

Türkistan’da Basmacı denince akla basma satan değil baskın yapan gelir.
Ruslara sorarsanız eşkıyadırlar, Alman yanlısıdırlar, Amerikan ajanıdırlar!
Ama biz vatansever, mücahid diyeceğiz onlara!
O sıralar Ruslar da tek kalıba girmiş değildir daha, Çar yanlıları kök söktürmektedir Kızıllara.
Komünistler de kendi aralarında ikiye ayrılırlar:
1- Menşevikler: Ki devrimin sindirilmesini isteyenlerdir, ihtiyatlıdırlar, ılımlıdırlar.
2- Bolşevikler ise “bizi sevmeyen ölsün” yanlılarıdır, kandan kinden medet umarlar. Türklerle yürütülen savaşta hiçbir kaide tanımaz, kuyuları zehirler, ekinleri yakar, hayvanları kırar ve fütursuzca zehirli gaz kullanırlar.

PROPAGANDA PROPAGANDA
Şimdi biraz geri gidelim. Türk-Rus çatışması eskidir ama Cihan Harbi yıllarında Türk gençleri amele olarak cepheye yollanınca (1916) tekrar parlar. 200 bin delikanlımızı alıp götürür, tekme tokat çalıştırırlar. Bunların çok azı yurduna dönebilir ve ayaklarının tozuyla Rus aleyhtarlığına başlar.
Çar karşılık vermekte gecikmez, meskun mahalleri topa tutar. Sadece Yedisu bölgesinde 54 bin hanenin ocağını söndürür, 160 bin Türk’ü Sibirya’ya yollar.
Monarşinin çatırdadığı yıllarda, Marksistler Türklere “artık gazete çıkarabilir, okullar açabilir, hatta tamamen ayrılıp müstakil bir devlet kurabilirsiniz” derler. Bilhassa “cedidiler” (yenilikçiler) oyuna gelir, yer yer Bolşeviklere çalışırlar.
Tuhaftır ama komünistler daha ırkçı çıkar. Sil baştan yöreye çöreklenirler, sömürü katlanarak artar.
Moskova Türkistan’da pamuk tarımı yaptırır, tahıl ziraatini yasaklar. Zahmetli işle bizi uğraştırır, ekmekte kendine bağlar.
Sözde demokrasi ve müsavat vardır ama Türkistan konseyine tek Türk alınmaz. Ufacık bir kıpırtının ardından 600 bin asker ve demiryolu işçisi Taşkent’e saldırır. Görülmemiş bir katliam başlar.
Düşünebiliyor musunuz bir asker istediği eve girebilir, yağma yapabilir.
İtiraz edersen çeker vurur o kadar.
Zaten şakiliğe karşı meyilleri vardır, parti, ideoloji maske olur hırsıza…

KATLİAM, TECAVÜZ, YAĞMA
Türkler de bir araya gelir “SSCB dahilinde özerk bir Cumhuriyet” kurma kararı alırlar. Muhammedcan Tinişbay’ı başkan yaparlar (13 Aralık 1917).
Orenburg’da yapılan Kazak Türkleri Kongresinde “Alaş Orda Cumhuriyeti” ilan edilir ayrıca.
O gün Mevlid kandilidir, 60-70 bin insan Taşkent’te buluşur… Tekbirler, salevatlar… Ruslar şenlikten başka maksadı olmayan kalabalığı topa tutar. Caddeler mezbahaya döner bir anda. Kızıl muhafızlar ve Ermeniler Hokand’a da saldırır katliam ve soyguna başlarlar. Ermeniler haydutlukta pek mahirdir, Hokand Bankasındaki altınları aparır, alel acele vagonlara atarlar.
Sadece o gün 10 binden ziyade Müslüman şehit edilir. Avusturyalı savaş esiri Fritz Willfort’un gördükleri karşısında kanı donar.
Şehir alev alev yanmaktadır ama su atacak kimse kalmaz. Türklerin ceset gömmesi kesinkes yasaktır, mevtalar kalakalır ortada!
Ermeni esnafı ossaat kepenk indirir, komünist kesilir. Böylesi daha kârlıdır zira… Taşnaklar tek tek köy basar, sadece 1919’un ilk çeyreğinde Margilan’da 7 bin, Andican’da 6 bin, Kışlak’da 4.500, Namangan’da 2 bin kişiyi kırarlar.
Darp, gasp gırla…
Öyle ki yağmadan yorulur, malları yine Türklere taşıtırlar.
Ruslar bakarlar ki Ermeniler yüzünden itibarları kalmayacak. Onları kenara alır, yerli halka karşı tehdit olarak kullanırlar. “Bak salarım üstüne ha!”

STALİN’İN AKIL HOCASI
Kızılordunun bölgede 160 bin askeri vardır. Ancak basmacılar karşısında dikiş tutturamazlar.
Lenin M.V. Frunze’yi bölgeye yollar.
Bu adam kelimenin tam manası ile pisliğin tekidir. Amacını net bir şekilde açıklar. “Türkistan’ı işgal!”
Kurmaylarına “Türklerle niye savaşıyoruz ki” der, “getirelim Tatarları birbirlerini kırsınlar!”
Nitekim Kazan’dan Komünist Tatarları çağırırlar. Bunlar yerli halkın konuştuğu dili bilir, istihbarat yapar, direnişine büyük darbe vururlar. Sırf bu iş için yetiştirilen “kızıl mollalar” sarık cübbe giyip kürsülere çıkar, halkın zihnini bulandırırlar.
Tatar birliği komutanı Canışev hızlı süvari birlikleri teşkil eder, Türklere kan kustururlar.
Frunze, büyük hürriyet önderi Madamın Bek’in başına da Tatarları sarar.
Kazanlılar tahsillidir eğitimlidir, zaaf yakalamakta ve yalan yaymakta ustadırlar. Nitekim Mücahit Ergaş’ı da Rahmet-i Rahmana yollarlar.
Canışev tek tek Müslüman liderleri dolaşır, güya barışa çağırır. Ne yazık ki içlerinden bazılarını ayartmayı başarır. Mesela Ali Akbar’ı kandırıp saflarına katar. Onu Hal Hoca ve Korbaşı Muhiddin’le tokuşturur, firesiz üste çıkar.
Tatarlar şuursuz sivilleri de örgütler. Gaza gelen “Genç Hiveliler”, hanlığa savaş açar. Şartlar olgunlaşınca Moskova’ya mesaj yollar, Kızılorduyu imdada çağırırlar. Ruslar da “madem çağırdınız gelelim” der Hive’ye kazık çakarlar.
Jön Hiveliler “Harezm Halk Cumhuriyeti” kurulduğu için şenlik yaparken, Frunze alayını silah altına alır ve diğer Türklerin üstüne yollar. Tuhaftır yeni yönetimde hiçbir Türk vazife alamaz.

TÜRK’ÜN TÜRK’TEN BAŞKA!
Bu arada Müslüman Bürosu Başkanı Turar Riskulov, Müslüman bir ordu kurulması, Rusların çekilmesi, yurt dışında temsil hakkı verilmesi hususunda çalışmalar yapar. Frunze bir hiddet Taşkent’e gelir ve kararı tanımadığını açıklar. Konseyde Ruslar ekseriyettedir. Nizameddin Hoca, Turar Riskulov ve Mustafa Suphi’nin sesi soluğu çıkmaz.
Tatarları anlamak kabil değildir, Müslümandırlar ama Kızılordu takır takır Müslüman kırarken kafire destek olurlar. Yetmez gibi gider Madamın Bek’in merkezi Navkent’i basar dağıtırlar. Madamın Bek çaresiz kalır, şartları Müslümanların lehine görünen bir anlaşmaya imza koyar. Kağıt üzerinde güvenliği Ruslarla birlikte sağlayacaktırlar. Ama Frunze bunu “bize katıldılar” şeklinde sunar. Madamın Bek’i bir Türk’e öldürtür, efsaneye nokta koyar. Başsız kalan Türkleri Ukrayna’da rejim aleyhtarlarına karşı kullanmayı hesaplar.
Bu arada Şir Muhammed, Hal Hoca ve Aman Pehlivan’ın yiğitleri Sovyet kuvvetlerini mağlup eder. Muhiddin, İslâmkul, Rahmankul, Allahyar’ın birlikleri saldırıyı artırırlar.
Frunze halkı bunaltır, Basmacılarla görüşeni konuşanı ipe yollar. Mücahitlerin seri hareketini önlemek için Türkistan’da at beslemeyi yasaklar, yılkı atlarına bile el koyar.
Lenin de süzme bir Türk düşmanıdır, Frunze ne istiyorsa ziyadesiyle yollar.

YALANIN KULPU OLSA
Kargaşa döneminde pamuk istihsali azalır. Frunze bakar olacak değil, yayınladığı bir bildiri ile “tamam, basmacılar eşkiya değil” der Komünistleri de yağma ve tecavüzden men eder.
Güya bundan böyle halka güler yüzle yaklaşacak, yardımcı olacaktırlar.
Ama hususi sohbetlerinde “inandıklarını sanmıyorum” diye fısıldar “bizi sevmiyorlar!”
Bu oyun tutmaz, yerli halktan asla destek alamazlar. Aksine elindekiler de kaçar. Andican Devrim komitesi başkanı Toktabek ve Sadıkbay mücahidlerin safına geçince Frunze çok kızar, Ağustos 1920’den itibaren resmen diktatörlüğe başlar.
General Moskova’nın tarzını sabrını bilir, eğer Fergana’daki başarısızlığını bir başka zaferle örtmezse ayağı kayar. Acele bir şeyler yapmalıdır. Gidip Buhara’yı işgal etmelidir mesela.
Neticede Azimcan Yakubov başkanlığında kurulan Komünist Parti’ye göz kırpar. Kızılcıklar silahlanır ve Emire başkaldırırlar. Frunze onlara bin tüfek, 300 tabanca 150 bomba ve 3 milyon ruble para yollar. Çarcoy ve Semerkant’taki yerli komünistleri de yanlarına katar.
Gene Türk Türk’e vurur, Buhara’yı düşürüp Rus’a sunarlar.

MAKSAT BAĞCI DÖVMEK
General şehre dilediği zaman girebilir ama kansız işlerden hoşlanmaz, 17 bombardıman uçağını devreye sokar. Gök kubbeli medreseleri, firuze minareli mescidleri yıkar atar. Ceset yaralı istemediğin kadar… Adeta Cengiz’in yaptığını yapar…
Hanlık hazinesinde taaa Harezmilerden, Timuroğullarından, Şeybanilerden kalma nadide parçalar vardır. General Moskova’ya tam yüz vagon altın ve mücevher yollar. Düşünebiliyor musunuz SSCB 1920-1930 yılları arasında bu parayla ayakta kalır. Sanayi ve şehircilik alanında akla ziyan projelere imza atarlar.
Hırsızlık o kadar büyüktür ki Lenin bile rahatsız olur, ileride başı ağrımasın diye küçük bir parçayı (sus payı) Kuvayi Milliye güçlerine yollar.
Frunze Türk Yunan Savaşı’nın sürdüğü yıllarda Anadolu’da vazife alır. Bir yandan bizimkilere akıl satar, bir yandan Marksist ihtilal için nabız tutar.
(Tafsilatlı bilgi için bkz. Baymirza Hayit “Ruslara karşı Basmacılar hareketi” bky yayınları)

İrfan Özfatura / Türkiye Gazetesi

3 Yanıt

  1. Vay kafir yerinde yatmayasin derin derin depinesin insallah.Yattigin yer it cenneti mekanin yezid kafirinin yani olsun iki cihanda yüzün kara suratin domuz surati olsun amin,

  2. Ister bir gaflet yahut ihanet sonucu olsun taksim anitina bu kafirin sülüetini isleyenlere ebediyyen lanet olsun.
    Sen benim irkimdan olanlara kan kustur gel sözde bana akil hocaligi yol göstericilik yapmaya kalk bende sana minnetimin nisanesi kahrolasi silüetini özgürlük anitima isleyeyim yahu Allah askina bu ne serefsizlik dünya sadece serefsizlerinmi bu millet bu kadarmi dumursuz hicmi sesimiz cikmaz .
    Hadi ozaman belki bir gaflet yada baska sebeplerle belkide olmasi gerekiyordu peki simdi bu kafirin hala oradaki anitta olmasi simdi ne gerekceyle aciklana bilir tepkinizi göstermezseniz sizde onun yaptiklarinin sorumluluguna ortak oluyorsunuz unutmayiniz biz artik özgür bir hukuk devletinin özgür milletiyiz demokratik haklarimizi demokratiksel medeni tepkilerle disa vurabilir bunun bu anittan atilmasini sökülmesini saglaya biliriz yoksa cok yazik bize size hepimize yazik

  3. Sener Evcil arkadaşım General Frunze’nin heykelini Taksim’deki Hanıtta olmasını bizzat Atatürk’ün kendisi istemiştir. Ayrıca o feryadı figan bahsettiğin o özgürlüğün kazanımasında Atatürk’e ve kurtuluş savaşına hem maddi hemde manevi olarak en büyük desteği veren kişidir.

Yorum bırakın