Türk Dünyasında ortak dil, alfabe


Türkiye ile, 12 milyon kilometrekarelik alana yayılmış Türk Cumhuriyetleri, aynı dilin çeşitli lehçelerini konuşuyorlar. Gelenekleri, kültürleri, destanları, masalları, atasözleri, mânileri, bilmeceleri, tekerlemeleri aynı.  Türkiye ve Türk Dünyası, 250.000.000 nüfusluk bir bütünü oluşturuyorlar. Ne var ki bu  bütünün parçaları ortak dil konusunda birleşemiyorlar.

Dünya ülkeleri ekonomik ilişkiler bazında bütünleşirken ortak iletişim dili olarak İngilizce’yi kullanıyorlar. Böylece haberleşme hız kazanıyor, ticaret gelişiyor.  Türk Dünyası’nda da ortak dil oluşturulabilirse, ticârî ilişkilerle birlikte, esasen aynı temele dayalı olan kültürel ilişkiler de gelişecek. Bu gelişmeye Türk Dünyası’nın ihtiyacı var. Makro düzeyde baktığımızda, gerekli gelişmenin yeterli hızda olmadığını üzülerek görüyoruz.

130 yıl önce Gaspıralı İsmail Bey’in yayınladığı  Tercüman Gazetesi; Baltık ve Adriyatik  denizlerinden Çin Seddi’ne,  Yakutistan’dan  Mısır, Suriye ve Irak’a kadar uzanan geniş bir coğrafyada yaşayan Türkler tarafından okunuyor ve anlaşılıyordu. Çünkü İsmail Bey, gazetesinde  ortak dil – ortak alfabe kullanıyordu.

Rusya’daki komünist rejim, bir bütün olan ve Uluğ Türkistan dediğimiz Türk Dünyası’nı  Çin ile anlaşarak önce  Doğu Türkistan – Batı Türkistan olarak ikiye ayırdı. Sonra Batı Türkistan’ı altı parçaya böldü.  Her parçada yaşayan Türklere coğrafî bölgelere göre milliyetler belirledi: Azerî, Türkmen, Kırgız, Özbek, Kazak, Tacik…  gibi. Bununla da yetinmedi. Misyoner İlminsky’ye  Türk Cumhuriyetleri’nin her biri için  ayrı ayrı alfabeler hazırlattırdı. Bu alfabelerin kullanılmasını mecburî kıldı. Konuştukları dili, biri birlerini anlayamaz hâle getiren kalıplar oluşturdu.  Uygulama, 74 yıl devam etti. Sonunda çok hazin bir manzara ortaya çıktı. Türkiye’den giden bir Türk, Azerî ve Özbek soydaşı ile Türkçe konuşarak anlaşabiliyor, fakat Azerî ile Özbek, kendi aralarında  ana dilleriyle  konuşamıyorlar. Onların ortak dili Rusça olmuştu. Türk Dünyası’nın ortak toplantılarında katılımcılar – konuşmacılar da ortak dil olarak Rusça’yı tercih ediyorlar.  Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği (SSCB)’nin dağılmasından, bağımsız Türk Cumhuriyetleri’nde  hür bayrakların dalgalanmaya başlamasından bu yana, 20 yıla yakın bir zaman geçti. Hâlâ ortak dil, ortak alfabe oluşturulabilmiş değil. Bu olumsuzluğu, “74 yılın tahribâtını, 20 yılda silmek mümkün değil.” Bahanesinin ardına koyamayız. Koymamalıyız.

Ortak dil – ortak alfabe oluşturmak için teşebbüsler olmadı değil. Orta seviyeli olsa bile başarıya ulaşılamamış olmasının sebebini, tek bir alfabedayatmak gibi isâbetsiz bir çözüm formülüne bağlanabilir. Ortak dil konusundaki  başarısızlığın  sebebini ise statükoculuk olarak  açıklamak mümkün.Alışılagelmiş rahatlık da denilebilir. Başka etkenler de söz konusudur:

* Kimi dilciler, Türk lehçelerinden ortak kelimeler alarak Türk Esperantosu denilebilecek, yamalı bohça benzeri bir dil oluşturmaya çalıştılar. Dünya esperantosunun  100 yıllık çalışmalara rağmen uğradığı başarısızlık göz önünde bulundurularak bu yola hiç sapılmamalıydı.

* Türk Dünyası’nda dil alanında uzman kişiler bir araya geldiğinde her biri  kendi millî dilinin ortak dil olarak tercih edilmesini ister. Bir grup ise, Örgenç (Urgenç) şehrinde konuşulan Türkçe’yi ortak dil olarak tavsiye eder. Gerçekte, orada konuşulan Türkçe’de, bütün Türk Dünyası’nda bilinen kelimeler çok fazladır. Fakat bu projeyi kabul edecek çoğunluğu bulma ihtimali yoktur.

* Bir kesim ise, Türkiye Türkçesi’nin ortak dil olarak kullanılması gerektiğini söylüyor. İleri sürülen gerekçeler şöyle: 1- En kalabalık nüfus Türkiye’de. 2- Türk Dünyası’nın tam bağımsız ve ekonomi açısından en güçlü ülkesi Türkiye’dir. 3- İsmail Gaspıralı ve Ziya Gökalp de bu tezi benimsiyorlardı. Günümüzde Azerbaycanlı ünlü şair Bahtiyar Vahapzâde bu tezi destekliyor. Milletler arası şöhrete sahip olan, bu yıl içerisinde Rahmet-i Rahman’a uğurladığımız dünyaca tanınmış Kırgızistanlı Türk yazar Cengiz Aytmatov da  aynı görüşte idi.

Türkiye Türkçe’si  tezinin karşısında olanlar ise: Türkçe’nin problemlerinin bulunduğunu, önce bu problemlerden arındırılması gerektiğini söylüyorlar. Bu iddia da doğrudur. Fakat konunun, Türkçe’nin problemlerinden arındırılmasına kadar beklemeye tahammülü yoktur.

ÇÖZÜM

Dil, bir sosyal olgudur. Bütün sosyal olaylardaki gibi, tek bir çıkış yolu ile çözüme ulaşılmaz. Uygun çözümlerin bir kısmı esasen uygulamaya konulmuştur. Türk Cumhuriyetleri’ndeki önemli eğitim ocaklarımız faaliyettedir. Bu çalışmaların olumlu sonuçları mutlaka alınacaktır. Yeni tedbirlere de ihtiyaç var:

* Türk Cumhuriyetleri’nde Kültür Merkezleri ve bunlara bağlı olarak dil kursları açılabilir.

* Türk soylu topluluklar, ilkokuldan üniversiteye kadar eğitim ve öğrenimlerini kendi ana dillerinde yapmalıdırlar.

* Türk Topluluklarının katılımıyla yapılan milletler arası toplantılarda, konuşmacılar, kâğıttan okumak suretiyle de olsa, bildirilerini kendi ana dillerinde sunmalılar. Nasıl olsa Rusça konuşmalar, ânında  tercüme ile diğer dillere aktarılıyor. Aktarma işlemine aynen devam edilir.

* Dil konusu dilcilerle değil, bu gayeye inanmış eğitimcilere bırakılmalı.

* Türk Ocakları, Aydınlar Ocağı, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı, Yesevî Vakfı, Türk Dil Kurumu, Ahmet Yesevî Üniversitesi Mütevelli Heyeti … ve benzeri kurum ve yöneticilerince belirlenecek bir kadro,  Türk Dünyası üzerine fikir üretmeli. Devletin bu kadrolarla ilgisi mâlî destek çerçevesini aşmamalı. Türk Dünyası ile ilgili  uygun çözümler ancak millî ülkülerle yetişmiş bilgili insanların gayreti ile bulunabilir.

* Türk Dünyası’ndaki film senaristleri  ve prodüktörleri aracılığı ile müşterek filmler çevrilebilir.

* Ticârî, sınâî ve sosyal işbirlikleri; ortak bir dil oluşumu için en mükemmel araçlardır.

Evet, bunlar yapılmalı. Yapılırken de geçmiş yıllar sorgulanmalı. Sorgulanmalı ki, gelecek yıllarda iyi değerlendirilebilsin.

Bu güne kadar neden ilerleme sağlanamadı ? Hatta biraz  kötümser yaklaşımla, İlk günlere nazaran neden daha gerilere gidildi ?  Sorgulamadan kaçınılmamalı. Önce şunu sorabiliriz: Gelecek yıllarda sağlanacak olumlu gelişmeler için gerekli alt yapı oluşturuldu mu ?  Türk Dünyası’nın tamamına yayın yapabilecek televizyon kanallarımız var mı ? Ve onların beklentilerine uygun programlarımız nerede ?  Ortak ders programlarımız hazır mı ?   Gaspıralı İsmail Bey’in Tercüman’ına benzer bir gazete çıkarmak için hazırlığımız var mı ?  Bu işler için kaynak ayırabiliyor muyuz ? Bir basımevi sâhibi,“Türk Dünyası’na yönelik eserler basmak istiyorum.” Dese, basacağı eserlerin listesini verebiliyor muyuz ?

İLETİŞİM DİLİ

İki husus çok önemlidir: 1- Ortak dilden ziyade ortak iletişim dili üzerinde durulmalıdır. 2- Bütün Türk Cumhuriyetleri, Lâtin alfabesine geçmeli. Çünkü bilgisayar ve iletişim teknolojileri, Lâtin alfabesine göre gelişiyor. Alfabedeki harf sayısının mutlaka 29 olmasında ısrar edilmemeli.

Neden ortak Türkçe değil de ortak iletişim dili ?

Ortak konuşma dili; geçmişi, duygusu, hatırâsı, edebiyatı, türküleri, bilmeceleri, tekerlemeleri… özetle zenginliği olmayan kuru ve hatta ucube bir dil olur. Milletleri şahsiyetsizleştirir, millî kimliklerinden uzaklaştırır. Bu sebeple, varılmak istenilen hedef; ortak iletişim dili olmalı. Ortak iletişim dili, zaman içerisinde ortak yazı dili hâline gelir.  Türk lehçelerindeki ortak unsurlar üzerinde  yapılacak çalışmalar, daha kısa zamanda sonuca ulaşılmasına yardımcı olur. Türk soylu toplulukların dillerinde kelimelerin çoğunun ortak olduğu görülüyor. Yazılış; bir-iki harf değişikliği ile farklı, söyleniş (telaffuz) ve ekler itibariyle değişik olabilir. Fakat kök kelime ortaktır. Türk toplulukları arasındaki ortak iletişim dili, bu ortak söz varlığına dayalı olarak geliştirilebilir.

Ekonomi, siyâsî ve askerî alanda güçlü bir Türkiye, batı etkisinden arındırılmış Türkçe ile Türk Dünyası’nda, bu günkünden çok daha etkili olur.

Oğuz Çetinoğlu

11 Yanıt

  1. Dil birliği çok önemli bir konu umarım yakın gelecekte geniş kabul görecek bir çözüm oluşur.

  2. Ortak iletişim dili bir sadece duygularda beslenen gerçekleşmesi imkansız hayal. Bence ortak iletişim dili ile olacak bir iş değil bu. Öncelikle bizlerin kardeşlerimizin dillerine aşina olmamız iletişimin azami boyuta çıkarılması gerekir. Bakın televizyonlarımıza doğru düzgün bir orta asya türkü konuk var mı? Magazinlerimizde hiç kazak,özbek,kırgız şarkıcıların sanatçıların haberleri yorumları konuşmaları var mı? Ama amerikan,ingiliz ve fransız sanatçılara fazlasıyla yer veriliyor. Öncelikle toplum olarak kardeşlerimize sadece aklımıza geldiğinde şirin sözler söylüyor, onları sadece hayalde tutuyoruz. Gerçek hayatta onlara hiç yer vermiyoruz. Bence Türk dünyasının bu halde olmasının sebebi yaklaşık 600 yıldır onlarla ne kültürel ne ekonomik ne siyasi hiç bir iletişimin olmaması. Çözüm öncelikle biz özveri ile onları hayatımıza katacağız. Onlar da zaten kendilerini içimizde buluverecekler.Yoksa bu ortak iletişim diliymiş, ortak dilmiş hepsi hikaye.

  3. Asil mesele hani bir söz vardirya,; Muhabbet kalkar aradan gidilmeyi gelinmeyi…!
    Iste asil mesele bu olsa gerek, cünkü gidenimiz gelenimiz yok gidip gelenlerden helede ilkbasta cogu oralarda Rus mezaliminden basini kurtaripda biraz nefes alip rahatlayacagini uman halka ilk önce vahsi batinin kapitalizmin fuhusunu sömürüsünü ve ahlaksizliklarini götürdüler ve utanmadan sikilip arlanmadan bize bizim kardeslik anlayisimiza insanligimiza örf ve adetlerimize yakismayan terbiyesizlikler ahlaksizliklar yaptilar buda basdan bir mesafe ortaya koydu birde zaten yetersiz imkanlarimiz ve üstüne üstlük birde ismi cismi bizden amma ruhunu seytana disaridaki sahiplerine satmis yani satilmislarin ihaneti ve disaridaki sahipleri adina gayretleri sonucunda bir’de belkide uzun yillar kurtarici agir agbi medeniyet ve özgürlük getirecek kurtarici yol gösterici olarak beklenilen bizler ve bizden beklentiler ve beklentimiz ülkümüz sabote edilerek en azindan kisa mesafede tamiri güc derin kötü izler biraktilar.
    Bu ve bunun gibi koordinesiz basi bos belki bir coguda en azindan ilk baslarda idialist girisimler ivmemizi gerilettiler isimizi zora soktular, ancak tüm olup bitenlere ragmen onlarin münevverleri ve bizim aydinlarimiz yani icide disida bizden satilmammis ruhu rehin olmayanlar bu tuzagi ve kötü gidisati görüp olayi tesis ettiler simdi dogru tani ve cabuk ivedi tedavi sonunda sakat dogumu kutlu doguma cevirmek icin dahada bir özveri ve gayret gerektirecek ancak olmaz basaramayacagiz yilgisi yilginli yok olamaz biz bunu yapmak zorundayiz ikl önce onlar sonra kendimiz icin bunu basaracagiz baska yolu yok.Dilimiz ,Alfabemiz, yazimiz ,imlamiz ve iletisimimiz bizim istedigimiz gibi gecde olsa olacak buna imanimiz tam bunu yapmakla mükellefiz evlatlarimiza bu borcumuz yoksa bugün Kirgizistanda kardesin kardese yaptigini yarin daha genis cografyalarda herkez herkese yapacak ve birdaha bir araya gelmeye sebepde olmayacak ama bu isin Amiral gemisi Türkiye ve tayfasi Türkiye Türkleri.
    Bu kadar zahmete gelecegimizin güvencesi evlatlarimiza ve kardeslerimize olan borcumuz diyip katlanicaz yoksa el acimadan yutuyor.
    Bir meshur Türk atasözü vardir bilenlere hatirlatma bilmeyenlere bir ibret bakin ne diyor.?El elin iki seyine hiole yapmazmis bu iki sey nedir burda yazmaya gerek yok ey Türkoglu düsün sen sana acimazsan gelecegini düsünmezsen senin adina birileri senin dilini birligini düsünür ozamanda sahipler nasil isterse öyle sonuclanir biz birligi ilk önce ve ivedilikle dilde alfabede gerceklestirmek zorundayiz baska cikar yolu ve bu isin hic bir mazereti yok.
    Selam Türkün Erlerine olsun HUUU.

  4. eskilere gittim.güzel bilgiler..

  5. Sorun ortak dil sorunu degil,sorun ortak lehce sorunudur.Oguz lehcesimi olsun ,cagatay lehcesimi?.Ozbekistanin basinda Kerimov iti,Dogu Turkistanin agzinda cinin postali,Kirgizistanin basinda rusun dolu varken oradaki halklardan Turkiye,Turkmenistan,Azerbeycan lehcelerini ogrenmelerini beklememiz tam bir saflik olur.Benim onerim ,her ulke kendi yerel dilini korusun .Hic sulandirmaya gerek yok isi,kimseyi huylandirmaya ,supheye dusurmeye gerek yok.Bilirsiniz biz Turkler asiri milliyetci bir milletiz.Ciller ,irakla toprak takasi onermisti zamaninda pkk li teroristlerin daglardan gecis yollarini zorlastirmak icinde ,herkes ayaga kalkmisti.Kutsalimiza yonelik yapilmak istenen en ufak degisiklere bile kapaliyizdir biz ,elletmeyiz kutsalimiza.90 yildir yanlis makamla okuyoruz Istiklal Marsimizi bile.Iste o halklarda ayni bizim gibi milliyetci,kendi dillerini hic tartismaya acmazlar.en ufagindan yapilmak istenen bir degisiklik bile onlarda derin supheler ve huzursuzluk yaratmaktadir.sorun da bu zaten,asiri vatanseverlik.bunun ustune birde 90 yillik bir rus isgalini ve halen devam eden cin isgalini koyun anlarsiniz ne demek istedigimi.Bizim yapmamiz gereken bizim onlara gitmemiz.Gelin Uygur lehcesini Turkistanin ortak dili olarak secelim.Kok Bayragida Turkistan bayragi.Turk edebiyat ve tarihini inceleyen birinin Uygur lehcesinin derinligini ve ortak dil olarak kullanilmayi hakettigini kolayca kavrayabilir.Bu isgal altinda yok olmakla yuzyuze olan Musluman Uygur Turkune ve Turkistana yapilacak en buyuk hizmetlerden birisi olur.. Allah Turku Korusun ve Yuceltsin.. kalin saglicakla

  6. bilgilendirme için tşkler

  7. bence latince değil,kültürümüzü ve coğrafyamızı daha köklü ve sağlam biçimde birleştirecek olan osmanlıca ve osmanlıca alfabe olmalı.

  8. Güzel Mekaleler Paylaşım için çok thx

    Muhabbetin veb türkülerin mekanınada Beklerim…..

    http://turku-gunes.blogspot.com/

  9. ortak dil sorunu bir an önce çözülmesi gereken bir mesele olarak ortada duruyor bence.Birleşmenin temeli dil ile atılmalı önce.

  10. bu güzel yazı için teşekkürler.

  11. Türkiye Türkçesine diğer lehçelerden sözcükler alınarak karşılıklı anlaşılabilirlik seviyesi yükseltilebilir.Örneğin gözgü “ayna”, sünük/süyek “kemik”, yakşı “iyi”, okşamak “benzemek”, estelik “hatıra” vs. gibi. Şimdi http://ingilizce.g3n.in/ adresindeki İngilizce sözlük gibi bu tür sözcükleri kapsayan sözlüklerin yapılması da bu sözcüklerin dilimize daha kolay girmesi için araç olabilir.

Yorum bırakın