Türkistan’ın “Verilen Bağımsızlık”tan “Alınan Bağımsızlığa”


Türkistan Türklerinin bağımsızlık mücadelesi, medeniyet tarihi bakımından Doğu/Asya’nın Batı/Avrupa’dan; sömürgecilik açısından üçüncü dünyanın sömürgecilerden; inanç tarihi yönünden İslam dünyasının Hıristiyan dünyasından, dinin ateizmden; milli tarih bakımdan Türklerin Ruslardan kurtuluşu şeklinde düşünülebilir.

Avrupalılar, XIX. yüzyıl başlarına kadar, Asya ve Afrika toplumlarını, kendi yaptıkları/yazdıkları dünya tarihinin birer ayrıntısı olarak algıladılar. Bu durum bir kader, kaçınılmaz son, eşyanın tabiatı olarak takdim edildi. Ancak 1905’de Batı’nın sömürgeci güçlerinden Rusya’nın Japonlar karşısında aldığı beklenmedik yenilgi bu kanıyı değiştirdi. Doğu, kendi tarihini yazma, kaderine sahip çıkma hakkı ve gücü olduğunun farkına vardı; Batının üstünlüğünün tarihi bir veri ve takdir olmadığını anladı. Türkistan Türklerinin Ruslardan bağımsızlıklarını kazanmaları ise XX. Yüzyılın sonlarına kadar sarktı.

Biz makalemizde, Türkistan’ın XX. yüzyıl sonlarında kavuştuğu bağımsızlığın verilen mi alınan mı olduğunu tespit etmeye çalışacağız. Başka bir ifade ile Rus hakimiyetinden kurtulmak için Sovyet döneminde verilen mücadelenin niteliği ve yeni bağımsızlık dönemine intikal eden Sovyet mirası hakkında bazı değerlendirmeler yapacağız.

Seyfettin ERŞAHİN

Yazının devamını oku >>>

Yorum bırakın