Öz yurdumu çarmıha germişler kırk yerinden
Unutmam bin yıl geçse acısının üzerinden
Vurulan bir ceylana yanar gibi derinden
Ulu Türkistan’a yandım.
TÜRKİSTAN
Tiyan-Şan, Kadir-Gan ufuklarından
Dinlediğim ozanlarla….
Binlerce yıldan beri söylenen destanlarla
Yine Türkistan’ı andım
Öz yurdumu çarmıha germişler kırk yerinden
Unutmam bin yıl geçse acısının üzerinden
Vurulan bir ceylana yanar gibi derinden
Ulu Türkistan’a yandım.
Geldi kuruldu gönlüme, Ahmed Yesevi Pirimiz
Osman Batur’a kadar, anlattı birer birer…
Ben de, bütün Horasan Erleri’yle beraber
Yeni baştan Türkistan’a inandım.
Rüzgar savrularak sessiz sedasız
Denizlere kavuşan ırmaklarla akarak…
Uçup giden güzelim kırlangıçlara bakarak
Türkistan’ı hür sandım.
Görmeden, göstermeden Taşkent’i, Buhara’yı
Urumçi’ye varmadan atsız-pusatsız…
Bir başıma, yorgun-argın, kolsuz-kanatsız
Türkistan’a dost gönüller kazandım.
Tanrım, birgün acaba diyebilecek miyim;
Vuslatın yüzüme nakışladığı nurla
Bir komşu bahçesine uzanır gibi huzurla
Türkistan’ın toprağına uzandım.
Y. Bülent Bakiler
Filed under: Koşuk, Türk Acunu, Türk Birliği, Türkistan |
siir super cok begendim kardesim .